9079,97%3,10
32,35% 0,32
35,13% 0,06
2301,43% 1,06
3843,45% -0,29
Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalının düzenlediği panelde, sanal teknolojinin kullanımı ve dijitalleşmeyle birlikte artan sanal zorbalık anlatıldı.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Tuncay Ayas’ın yaptığı, “Sanal Zorbalık: İnsanın Geçmişini, Geleceğini ve Anını Elinden Almak” adlı online Psikopanelde; Uzm. Psk. Dan. Merve Sayıkoğlu Uçar, Uzm. Psk. Dan. Şehide Kelek, Uzm. Psk. Dan. Musa Yıldırım, Uzm. Psk. Dan. Ümit Bayın, Uzm. Psk. Dan. Hilal Yıldırım ve Uzm. Psk. Dan. Özge Akıncı Gökdal “Sanal Zorbalık” başlığı altında bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.
Sanal Zorbalık Çeşitli Teknoloji Unsurlarıyla Uygulanabilir
Zorbalığın olması için eylemin kasıtlı olmasının ve eylemlerden olumsuz etkilenen kişinin de bu durumdan şikayetçi olması gerektiğinin vurgulandığı panelde, sanal zorbalığın; sms, fotoğraf, video, cep telefonuyla arama ile, email, sanal sohbet odalarında, anında mesajlaşma ve web siteleri aracılığıyla sanal zorbalık uygulanabileceği belirtildi.
Sanal zorbalığın yanında genel zorbalıktan da bahseden konun uzmanı panelistler; genel zorbalıkta taraflar arasında fiziksel güç, yaş ve popülaritenin etkili olduğunu, ayrıca genel zorbalıkta bir eylemin zorbalık olarak tanımlanabilmesi için kasıtlı ve birden çok tekrar etmesi gerektiğinin altını çizdiler. Ayrıca genel zorbalıkta bu tür faktörler etkili iken sanal zorbalıkta ise; deneyim, teknik bilgi ve becerilerin etkili olduğunu söyledi.
Sanal zorbalığın ergenlik dönemlerinde çok fazla görüldüğünün altını çizen panelistler, siber zorbalığa uzun süre maruz kalmanın ergenlerde empatiyi azaltabileceğini ve daha dürtüsel olan bireylerin siber zorbalığa katılma veya görmezden gelme olasılıklarının yüksek olduğunu ifade etti. Empati düzeyleri yüksek olan kişilerin zorbalık yapma olasılığının düşük olduğu bilgisinin paylaşıldığı panelde, duygu tanıma konusunda daha düşük olanların, yani empati düzeyi düşük olanların zorbalığa yatkın olduklarına dair kanıtların olduğu belirtildi.
Sanal Zorbalığın Engellenmesinde Ebeveynlere de Çok Önemli Görevler Düşüyor
Geleneksel zorbalıkta mağduriyete sınırlı sayıda kişi tanık olurken, sanal zorbalıkta sınırsız sayıda kişinin tanık olduğunu ifade eden konuşmacılar, bu durumun düzeltilmesinde ebeveynlere de çok önemli görevler düştüğünü vurguladılar.
Sanal zorbalığa maruz kalan çocukların gelişiminin de olumsuz etkilendiği vurgusunu yapan panelistler, beynin fiziki yaralanmalarda hissettiği acıyı, siber zorbalıklarda da aynı şekilde hissettiğini, bu yüzden sanal zorbalığın önemle üzerinde durulması gerektiği bildirdi.
Bireylerin yetişme döneminde ailesi ile kurduğu ilişkinin, ileriki yaşamında birer zorba mı, mağdur mu ya da sağlıklı bir kişimi olacağını belirlediğini söyleyen uzman konuşmacılar, yetişme döneminde anne baba sevgisi, aileyle kurulan iyi bir iletişimin diğer ilişkileri de olumlu yönde etkilediğinin altını çizdi.
Ebeveynler İle Çocuklar Arasında Kurulan Bağ, Gelecekteki Kişilikleri Belirler
Ebeveynlerin davranışlarının çocuklar ile aralarındaki bağı tanımladığını belirten panelistler; “güvenli”, “kaygılı” ve “kaçıngan” bağlanma türleri olduğunu; “güvenli” bağlanmada ebeveynler çocuğun ihtiyaçlarına karşılık duyarlı olduğunu, bu tür bağlanma yaşayan çocuğun ise; ileriki yaşamında sağlıklı ilişkiler kuran, empati gösteren ve diğerlerine sınır koyan bir birey olarak karşımıza çıktığını söyledi.
Bakım veren ebeveynler, tutarsız, bazen çok bakım verirken bazen ihtiyaçları dikkate almaz ya da alamaması, çocuğun ebeveynlerine “kaygılı” bir şekilde bağlandığını ve bu kişilerin yetişkinlik yapısının; kaygılı ve güvensiz, diğerlerin ilgisine bağımlı, ihtiyaçları karşılanmadığında öfkelenen bir yapısı olacağı bilgisini veren konuşmacılar, çocuğun ihtiyaçlarına karşı duyarsız ebeveynlerin ise; çocuğun anne babasına “kaçıngan” olarak bağlanmasına neden olduğunu ve bu kişilerin de yetişkinlik dönemlerinin duygusal bağlanmaktan kaçınan, soğuk, mesafeli ve eleştirel bir kişilikte olacağını dile getirdiler.
Sanal zorbalıkla medya ilişkisine de değinen panelistler; ülkemiz nüfusunun %72’sini oluşturan 59,36 milyon kişinin internet kullanıcısı olduğunu, nüfusun %63’ünü oluşturan 52 milyonun ise aktif sosyal medya kullanıcısı olduğunu ve ülke sıralamalarında internette en fazla zaman geçiren ülkeler arasında 12. sırada yer aldığımızın bilgisini verdi.
Sanal Zorbalık Belirtileri
Dijital etkileşimin arttığı bu dönemde sanal zorbalığın; telefon, e posta, bloglar, web siteleri, formlar, online oyıunlar ve bluetooth gibi yerlerde sanal zorbalığın sıkça görüldüğünün ifade edildiği panelde; internet ve telefon kullanım sırasında ya da sonrasında üzülmek, aile bireylerinden, arkadaşlardan ve aktivitelerden uzaklaşmak, okuldan veya grup toplantılarından kaçınmak, ruh hali, davranış, uyku ve iştahta değişimler, anlık ileti, mesaj ya da eposta geldiğinde gergin ve ürkek davranmak, bilgisayar ya da cep telefonu ile ilgili konuşmalardan kaçınmanın sanal zorbalık belirtileri arasında yer aldığı bilgisi paylaşıldı.
Sanal Zorbalıkta Farkındalık Çok Önemli
Sanal zorbalıkta farkındalığın önemine değinen konuşmacılar, “zorbalığa karşı farkındalık oluşturmak, özellikle öğrencilere bu konuda bilgi vermek, onlara gözlemci olmak, zorbalık karşıtı kuralları açık bir şekilde ifade etmek ve bu kurallara uyulmadığı takdirde meydana gelecek olumsuzluklar hakkında farkındalık kazandırmaya çalışmak ve bu tür bir zorbalığa maruz kaldıklarında ne yapabilecekleri hakkında bilinçlendirmek önem arz etmektedir.” ifadelerine yer verdiler.
Sanal zorbalık mağdurlarına; teknolojik başa çıkma stratejileri, akran desteği, yetişkin desteği, ebeveyn, öğretmenler ve psikolojik danışmanlar aracılığı ile yardım yapılabileceğinin altını çizen konuşmacılar, siber zorbalık hakkında Türk hukukunda açık bir hukuki düzenleme ve siber zorbalık yasası olmamasına karşın, Türk Ceza Kanunu’nda siber zorbalık davranışında uygulanabilecek pek çok hüküm bulunduğunu ifade ettiler.
Panelin sonunda kısa bir konuşma gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Koç, programın yaralı olacağına inandığını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.