Tarih: 19.12.2019 15:51

İYİ PARTİ ÇİN ZULMÜNÜ KINADI...

Facebook Twitter Linked-in

Yapılan Basın açıklamasında ;

“Değerli basın mensupları ve değerli  katılımcılar, yapmış olduğumuz açıklama, Çin yönetiminin Doğu  Türkistan’daki Uygur Türklerine karşı yapmakta olduğu insanlık dışı uygulamaların dile getirilmesi ve kamuoyuyla paylaşılması amacını taşımaktadır.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türklerine karşı uzun zamandır uygulamış olduğu sistematik baskı ve zulümler son dönemde daha da şiddetlenmiştir. Oluşturulan toplama kamplarında Uygur Türklerinin dinlerini, dillerini ve kültürlerini değiştirmek adına bir asimilasyon politikası uygulanmaktadır.

Doğu Türkistan’da kurulmuş olan toplama kampları, Çin yönetimi tarafından “mesleki eğitim merkezleri” olarak tanımlanmasına, buralarda Uygur Türklerinin sahip olduğu radikal fikirlerle mücadele edildiği, mesleki ve kültürel eğitim verilen Uygur Türklerinin topluma kazandırılmasının amaçlandığı iddia edilmesine karşın, bölgeden gelen bilgiler aksini göstermektedir.

Çin yönetiminin “ayrımcılık” suçlaması ile yıllardır cezaevinde tuttuğu Doğu Türkistanlı fikir adamı ve insan hakları savunucusu Prof. İlham Tohti’nin kızı, Cevher İlham, BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, Çin yönetiminin “mesleki eğitim merkezleri” yalanıyla anlattığı toplama kamplarını ve buradaki yaşanan baskıyı şöyle tarif etmiştir:

“Pekin, İslam′ı tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak görüyor.

Uygurlar Allah'a ibadet ettikleri, Ramazan'da oruç tuttukları, sakal bıraktıkları, sadece ‘Selamünaleyküm’ dedikleri için tutuklanmakta.

Her gün Uygurlar ve azınlık Müslümanlar, hükümetin toplama kamplarında işkence görmekte, zorla ilaç verilmekte ve beyinleri yıkanmaktadır.

Toplama kampları dışında yüksek teknoloji altında kontrol edilmekte, takibe alınmaktadır.

Han Çinlileri evlere girerek dini ibadet izi aramaktadır.

Pekin, ‘Aşırılığa karşı savaşıyoruz’ diyor, Allah'a inanmak aşırılık değildir.’’ diyerek yaşananları tüm açıklığıyla dile getirmiştir.                                                                                                                                                              

 

Dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşları da Doğu Türkistan’da yaşanan bu zulmü benzer ifadelerle tarif etmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü, “Toplama kamplarının hedefi, ülkedeki Müslümanların etnik ve dini kimliklerini yok etmek, ortadan kaldırmaktır. Bu insanların yalnızca Çin Komünist Partisi'ne, Çin makamlarına ve Çin Devlet Başkanına bağlılıklarını garanti altına almayı amaçlamaktadır.” derken, Uluslararası Af Örgütü ise “Doğu Türkistan bir açık hava hapishanesine dönüşmüş durumda. Yüksek teknolojik gözetim, siyasi tehdit, beyin yıkama, zorunlu kültürel asimilasyon, keyfi tutuklamalar ve ortadan kaybolmalar, Uygur Türklerini kendi topraklarında yabancıya, paryaya dönüştürdü.” demektedir.

 

Şairin “Zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur.” sözündeki ilkeden yola çıkarak, İYİ Parti olarak 2018 ve 2019 yılları içerisinde, Doğu Türkistan'da milyonlarca Müslüman Uygur Türk'ünün kamplara kapatılması ve yaşanan Çin zulmüne ilişkin Meclis'e vermiş olduğumuz araştırma önergeleri, ne yazık ki iktidar partisinin ‘ret’ ve ittifak ortağının ‘çekimser’ oylarıyla reddedilmiştir”

İktidar, Filistin ve Suriye’de yaşananları uluslararası kamuoyunda yüksek sesle dile getirme cesareti ve kararlılığını gösterirken, aynı cesur tavrın ve merhametli yaklaşımın Doğu Türkistan’daki soydaşlarımızdan esirgenmesi ise düşündürücüdür. Yoksa buradaki Müslüman Türk nüfusu, iktidarın ağzından düşürmediği ümmetin bir parçası sayılmıyor mu?

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı forsu üzerinde bulunan ve tarihte kurulmuş on altı Türk devletini temsil eden on altı yıldızdan birisi de, Uygur Devleti’ne aittir.

Türk devleti olarak, Suriye ve Filistin halkına karşı göstermiş olduğumuz duyarlılığı, Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk kardeşlerimize karşı da göstermek, devlet ve millet olarak üzerimize düşen tarihi bir sorumluluktur.

Doğu Türkistan davasının sesi olan İsa Yusuf Alptekin, vefatından önce “Doğu Türkistan davasını sizlere emanet ediyorum.” demiştir. İYİ Parti olarak bizler de soydaşımız ve dindaşımız olan Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin bu haklı davasına sahip çıkarak, Türklük şuurumuzun ve dini inancımızın bir gereği olarak bu uğurda mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çin yönetiminin, Uygur Türklerinin milli ve dini kimliklerini değiştirmek adına yaptıkları insanlık dışı bu zulmü kınıyor ve iktidarın da bu konuda gereken adımları atmasını bekliyoruz.” denildi.

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —